AK Parti Yerel Yönetimler Başkan Yardımcısı ve Sinop Milletvekili Nazım Maviş, AK Parti grubu adına olağanüstü hal kapsamında bazı kurum ve kuruluşlara ilişkin düzenleme yapılması ile ilgili TBMM’de söz aldı.

Maviş’in konuşmasının tam metni:

“Sayın Başkan, Değerli Milletvekilleri,

671 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle ilgili şahsım adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

15 Temmuzda hepimizin bildiği ve yakinen yaşadığı hain bir darbe girişimine hep birlikte tanık olduk; tarihimizde yaşanmamış bir ihanetle karşı karşıya kaldık. Gazi Meclisimize, yüce milletimizin egemenliğinin tecelligâhına bomba yağdırılmasına Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında bulunan milletvekilleri olarak hep birlikte maruz kaldık. Rabbime şükürler olsun ki Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğanın çağrısıyla sokağa dökülen yüce milletimizin kahramanca duruşu bu hain darbe girişimini bertaraf etmiş oldu. Ancak atlattığımız bu büyük tehlike sonrasında yapılması gereken ve atılması gereken adımlar vardı. Devlet içinde yapılanan bu örgütün bütünüyle temizlenmesi, içinde bulunduğumuz durumun hızlı ve etkili bir şekilde düzeltilmesi için olağanüstü hâl ilan edildi.

Olağanüstü hâl kararı ve çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerle iki temel husus amaçlanmaktadır: İlk olarak, FETÖ terör örgütüyle daha güçlü, daha hızlı ve daha etkin bir mücadele amaçlanmaktadır. İkinci olarak, demokrasimizi teminat altına almak ve askeri darbe ihtimallerinin önünü kesin bir şekilde kesmek hedeflenmektedir.

Değerli milletvekilleri, cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar ülkemiz demokrasisi birçok kere darbe ve müdahalelerle karşı karşıya kalmıştır. Yetkisini ve meşruiyetini halktan alan siyasetçilerin önü sürekli olarak meşruiyeti kendinden menkul gören vesayetçi odaklar tarafından kesilmiştir. Silahlı Kuvvetler içinde yuvalanan cuntalar siyasi hayata müdahaleyi meşru görmüşler ve demokrasimize darbe vurmuşlardır. Ülkemizde gerçekleştirilen her darbe vesayeti tahkim etmek istemiştir. Darbe sonrası yapılan anayasal ve yasal değişikliklerle demokrasi zapturapt altına alınmak istenmiştir. 1960 darbesinden sonra, 1961 Anayasasıyla, 1924 Anayasasında Millî Savunma Bakanına bağlı olan Genelkurmay Başkanı Başbakana bağlanmış, Millî Güvenlik Kuruluyla ilgili düzenlemeler yapılmıştır. 1971, 1973 anayasal düzenlemelerle Millî Güvenlik Kurulunun yetkileri artırılmış, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Sayıştay denetimi dışarısına çıkarılması sağlanmış, askerî yüksek idare mahkemesinin kurulması sağlanmıştır. 1982 Anayasasıyla YAŞ kararlarının yargı denetiminin dışına çıkarılması, Genelkurmay Başkanlığının YÖKe üye ataması gibi her darbe teşebbüsünün ardından vesayet tahkim edilmeye çalışılmıştır. Bu örneklerle de görüldüğü gibi, her darbe teşebbüsü sivil siyasetin üstünde vesayeti tahkim etmek isteyen yasal ve anayasal düzenlemeleri yapmaya çalışmıştır.

1960tan bugüne kadar; 1960ta, 1971de, 1980de, 28 Şubatta, 27 Nisanda ve 15 Temmuzda yapılan darbeler Türkiyede darbeyi üreten bir yapısal sorunun olduğunu bize çok açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Dolayısıyla ortaya konulan kanun hükmünde kararnamelerle bu yapısal sorun çözülmeye ve FETÖ terör örgütüyle birlikte bütün terör örgütlerinin devletin içerisindeki yuvalanmaları engellenmeye çalışılmıştır.

Editör: TE Bilisim