Özlü, ilk olarak Boyabat ilçesinde Boyabat Sanayici ve İş Adamlarıyla bir araya geldi.

Boyabat Kalebağı Tesisleri'nde Sanayici ve İş Adamlarıyla birlikte olarak düzenlenen toplantıda konuşan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Dr. Faruk Özlü, Siz değerli İş Adamları hem kendiniz kazanıyorsunuz, Hemde çevrenize ve ülkenize kazandırıyorsunuz. Bu nedenle Ak Parti hükümetlerinde ekonominin temel ilkesi reel sektörü güçlendirmek olmuştur. Reel sektör ne kadar güçlüyse üreten kesim ne kadar güçlüyse bir ülke de o kadar güçlü olur dedi.

Bakan Özlü, 14 yıldır bu anlayışla hareke ettiklerini vurgulayarak, "Sizlerin önünüzdeki engelleri zorlukları kaldırdık. El ele verdik, omuz omuza verdik ve bu ülkeye çok büyük başarılar yaşattık. Sizin bir sıkıntıda olduğunuzu gördüysek o sıkıntıyı aşmak için hemen müdahale ettik. Örneğin geçtiğimiz yılın sonlarında nakit sıkışıklığı olduğunu fark ettik. Bu nedenle KOSGEB aracılığıyla 50 bin liralık faizsiz kredi uygulamasını başlattık." diye konuştu.

KOSGEB aracılığıyla 50 bin liralık faizsiz kredi uygulamasını başlandığını anımsatan Özlü, şu ifadeleri kullandı:

"İlk etapta 15 bin kişinin yararlandığı bu destek programından daha fazla KOBİ'nin ve esnafın yararlanması için bu yıl çok daha yüksek bir bütçeyle bu desteği sürdürüyoruz. Neden böyle yaptık? Çünkü biz 15 bin KOBİ'ye destek verdik ama programa 250 bin KOBİ başvuru yaptı. 235 bin KOBİ'nin başvuru yapıp da destekten yararlanmamasına gönlümüz razı olamazdı ve olmadı. Bu nedenle, ilave bütçeyle 2017'de de bir yılı ödemesiz olmak üzere toplam üç yıl vadeli faizsiz kredi desteğine devam edeceğiz. Daha önce bu desteğe başvurulduysa tekrar başvurulmasına gerek bulunmuyor eğer başvurmadıysanız Şubat ayının 20sine kadar başvuru süremiz var. Aynı şekilde geçtiğimiz günlerde piyasayı canlandırmak üzere beyaz eşya, mobilya da vergi indirimine gittik. Esnafımızla konuştuğumuzda bu uygulamanın kısa süre içerisinde çok iyi sonuçlar verdiğini ifade ettiler." dedi.

İstihdam seferberliği

Özlü, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan öncülüğünde bir istihdam seferberliği başlattıklarına işaret etti.

Seferberlik kapsamında alınan kararla 2017 yılında işçi alımı yapan iş adamlarının çalışanlarına artık sadece maaş ödeyeceklerini anlatan Özlü, prim, fon ve vergi için devlete ödeyecekleri 773 liranın kendilerinden alınmayacağını dile getirdi.

Bakan Özlü konuyla ilgili olarak “Aralık ayına göre bu sene işe aldığınız her bir kardeşimiz için siz artık sadece maaş ödeyeceksiniz. Prim fon ve vergiyi devlet ödeyecek ve bu meblağ asgari ücret üzerinden hesaplandığında 773 lira gibi bir meblağ tutuyor. Hem siz çok daha uygun maliyetlerle personel istihdam edeceksiniz hem de ülkemizde ki işsizlik oranını ciddi bir şekilde düşürmüş olacağız dedi.

Kamu ve özel sektör iş birliğinin muhteşem bir örneğinin daha ortaya konulacağından emin olduğunu aktaran Özlü, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"80 milyon vatandaşımızın hayalindeki Türkiye'yi inşa etmek için daha yoğun bir gayret içindeyiz. Eminim ki siyasi görüşü ne olursa olsun, her birimiz, daha güçlü bir ekonominin ve daha iyi bir demokrasinin hayalini kuruyoruz. Bu yolda ciddi bir mesafe de kaydettik. Ancak Türkiye'yi bu yoldan döndürmeye çalışıyorlar. Bizim bu yolda kalmamız, beka ve istikbal sorununu çözmemiz ve hayalini kurduğumuz ülkeyi inşa etmemiz için, çok daha iyi işleyen bir sisteme ihtiyacımız var. Mevcut sistemin bizi taşıyabileceği seviyeye geldik. Hatta Recep Tayyip Erdoğan gibi bir lider sayesinde, mevcut sistemin bize çizdiği sınırların çok ama çok ötesine geçtik. Son 14 yılda yakaladığımız başarıları, inanın mevcut sistem sayesinde değil, bu sisteme rağmen elde ettik."

Özlü, 367 krizi veya kapatma davası gibi, yaşanan krizlerin bir çoğunun mevcut anayasadaki çarpık zihniyetten kaynaklandığını savunarak, Türkiye'nin, bu sistemle devam etmesi halinde benzer sorunları yine yaşayacağını belirtti.

Mevcut sitemin Türkiye'ye patinaj yaptırdığını ifade eden Özlü, şunları kaydetti:

"Bu sistemle devam eden Türkiye, mehter gibi, iki ileri bir geri gider. Allah korusun, geçmişte koalisyonlar nedeniyle ortaya çıkan krizler, yarın tekrar yaşanabilir. Bu nedenle, yürütmedeki iki başlılığa son vermeliyiz. Yasama, yürütme ve yargı arasındaki ilişkileri muhakkak daha sağlıklı bir zemine oturtmalıyız. En büyük hata kişi odaklı düşünmek olur. Çünkü bu değişiklik kişilerle ilgili bir değişiklik değildir. Mesele Türkiye'nin sistem sorunudur. Milletimiz aklıyla mevcut sistemin ileride yol açabileceği sıkıntıları görüyor. Bu nedenle, 16 Nisan'da milletimizin 'evet' diyeceğine tüm kalbimle inanıyorum."Bakan Dr. Faruk Özlü, konuşmasının sonrasında Sinop Merkeze geçerek Sinop Valilik binasını ziyaret etti. Ziyaret sonrasında Sinop Halk Eğitim Merkezine geçerek Sinop Ak Parti İl Danışma Meclisi toplantısına katıldı.Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Dr. Faruk Özlü AK Parti Sinop İl Danışma Meclis Toplantısında yaptığı konuşmada, AK Parti, bir teşkilat hareketidir. Bu teşkilatın her bir kademesinde görev yapan arkadaşımız çok önemli bir vazifeyi icra ediyor. Sizler, Türkiye’nin karanlıklardan aydınlıklara uzanan hikayesinin gerçek kahramanlarısınız. Şu meşhur sözü hepimizi biliriz: “Bir mıh, bir nal kurtarır; bir nal bir at kurtarır; bir at bir er kurtarır; bir er bir vatan kurtarır.” Bizim dava bilincimiz de işte budur. Her birimiz, bu bilinçle hareket etmeliyiz.” dedi. 
Çok önemli bir referanduma doğru gidiyoruz. Önümüzde hepimizin gece gündüz çalışması gereken iki aylık bir süre olduğunu söyleyen Bakan Özlü, “2010 referandumunda Sinop yüzde 60 oranıyla evet dedi. Cumhurbaşkanlığı seçiminde oyların yüzde 61’ini Recep Tayyip Erdoğan’a verdi. İnanıyorum ki Sinop, bu sefer bir rekor kıracak ve en az yüzde 70 oyla, bu referandumda da ‘tabi ki evet’ diyecek.” ifadelerini kullandı. 
Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Dr. Faruk Özlü konuşmasının devamında şunları kaydetti; 
Sinop deyince akıllara Sabahattin Ali gibi, Refik Halit Karay gibi isimlerin de yattığı Sinop Cezaevi geliyor. Bir şehrin cezaevi ile hatırlanıyor olması, aslında eski Türkiye’nin nasıl bir ülke olduğunu da anlatıyor. Sinop’un yetiştirdiği büyük siyaset ve devlet adamı Necmettin Erbakan Hocamızın hayatını bir hatırlayın…
Erbakan Hocamız da onlardan biri, 12 Eylül darbesinde gözaltına alındı, defalarca partisi kapatıldı, 28 Şubat’ta hükümet etme hakkı elinden alındı. Türkiye, bu fasit dairenin dışına ancak AK Parti hükümetiyle birlikte çıkabildi. Eski Türkiye’nin kötü alışkanlıkları, milletimizin 3 Kasım 2002’de, “Yeter, artık söz milletin!” demesiyle geride kaldı. AK Parti, milletin iradesinden, millet hissiyatından, milletin beklentilerinden doğdu. Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşları, bu milletin her bir ferdine, tıpkı Sabahattin Ali’nin dediği gibi “Başın Öne Eğilmesin!” diyerek yola çıktılar.
İyi ki de çıktılar. Türkiye, 2002’den bu yana, her geçen gün biraz daha ileriye gitti. Hangi alana bakarsanız bakın, hangi göstergeye bakarsanız bakın, 14 yıl öncesiyle kıyaslanamayacak bir Türkiye oluştu. Kamunun borç yükü azaldı, ekonomi büyüdü, istihdam ve ihracat arttı. Marmaray gibi, Avrasya Tüneli gibi, Üçüncü Köprü gibi, Karadeniz Sahil Yolu gibi, Osman Gazi Köprüsü gibi dev projeler birer birer hayata geçti, geçiyor.Bütün şehirlerimize yollar, tüneller, barajlar, hastaneler, okullar yapıldı ve yapılıyor. Elbette Türkiye’nin bu değimini hazmedemeyen çevreler oldu. Kendini devletin sahibi zanneden bir grup, yönetimin millete geçmiş olmasını hala kabullenemediler. Eskiden Türkiye’ye her istediklerini yaptıran bazı dış odaklar, Türkiye’nin artık bağımsız, özgür, dik ve dirayetli bir ülke olmasını içlerine sindiremediler. Bunun için Türkiye’yi durdurmak istiyorlar. Bunun için son yıllarda arkası kesilmeyen bir taarruz silsilesiyle karşı karşıyayız. Özellikle Gezi Olayları’ndan bu yana, adeta bir İstiklal Mücadelesi veriyoruz. Ancak Sayın Cumhurbaşkanımızın dirayeti ve milletimizin feraseti sayesinde, bu girişimlerin hepsini püskürttük. Çünkü bizler, yeniden dünyada söz sahibi olan bir ülke olmak istiyoruz.
Tarihimize yakışan bir şekilde güçlü bir ülke olmak istiyoruz. Milletimize yakışan bir şekilde lider bir ülke olmak istiyoruz. Yeniden tüm dünyadaki mazlumların umudu olmak istiyoruz. Demokrasimizle, ekonomimizle, bilim ve teknoloji seviyemizle dünyaya damga vurmak istiyoruz.
İnşallah bunu başaracağız. Bunu sizlerle, sizlerin, Sinop’un, Türkiye’nin desteğiyle başaracağız.Biz her alanda düşük standartları olan bir ülkeydik. AK Parti dönemiyle birlikte, düşük seviyelerden orta seviyelere doğru bir geçiş yaşadık. Şimdi yüksek standartlara doğru ilerlemek istiyoruz. Bunun için gereken her şeye sahibiz. Bunun için gereken potansiyele fazlasıyla sahibiz. Ancak bu potansiyelin daha iyi açığa çıkmasını sağlayacak bir sisteme, bir yönetim modeline ihtiyacımız var. Peki, mevcut sistemle yolumuza devam edemez miyiz? Mevcut sistemle ilerleyemez miyiz? Elbette ilerleriz. Hele hele Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti ayaktayken elbette ilerleriz. Ancak sistemi değiştirirsek, çok daha hızlı ilerleriz. Bu sistemde bir gidiyorsak, yeni sistemle on gideriz. Önümüze çıkarılan engelleri çok daha süratli bir şekilde aşarız.
Dahası, mevcut sistemin iki önemli riski var. Bu riskler şu anda aktif durumda değiller, ancak yarın aktif hale gelebilirler. Birincisi Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasında uyumsuzluk yaşanabilir ve bu ülkeye büyük zarar verir. Bugün Cumhurbaşkanımız ile başbakanımız arasında yıllara dayanan bir dostluk ve uyum olabilir. Ancak yarın bir başka Cumhurbaşkanı ile bir başka Başbakan arasında aynı uyum olmayabilir. Bu nedenle, bu iki başlılığa son vermek gerekiyor. İkinci risk ise yeniden koalisyon hükümetlerinin kurulmasıdır. Bu iki riskin bu ülkeye nasıl bedeller ödettiğini, özellikle 90’lı yılları yaşayanlar çok iyi hatırlıyor. Düşünün, koalisyon hükümetinde bakanlar başka telden çalıyor, Başbakan başka telden çalıyor, Cumhurbaşkanı bambaşka bir telden çalıyordu. Herkes ayrı telden çalınca ahenk, uyum, müzik olmuyordu, sadece ve sadece gürültü oluyordu. Türkiye’yi bir daha bu durumlara düşürmemek lazım. Milletin oyunun yarısından bir fazla alan aday, gelsin, ülkeyi beş sene yönetsin. Yürütme kendi işini yapsın, yargı ve yasama kendi işini yapsın.
Eğer bunu başarabilirsek, hem bugün ülkeye güç katarız hem de yarın ortaya çıkabilecek riskleri bertaraf ederiz. Bize tuzak kurmak isteyenlere, tuzak kurabilecekleri bir alan bırakmamış oluruz. İşte anayasa değişikliği bu açıdan büyük önem taşıyor. Özellikle CHP’nin bu değişiklikten neden kaçtığını anlamak mümkün değil. Tek sebep, milletten ve sandıktan korkmaları olabilir. Kendilerine güvenmiyorlar. Bu millet bizi seçmez diyorlar. Yahu merak etmeyin, iyi bir aday çıkarırsanız, iyi çalışır, iyi projeler hazırlarsanız, millete dokunmayı başarırsanız, bu millet CHP’li birini de başkan yapabilir. Geçmişte Ecevit’e destek veren, Ecevit’i başbakan yapan da bu millet değil mi? Onlara tavsiyem, milletten korkmasınlar. Anayasa değişikliğiyle ilgili hezeyan derecesinde iftira ve yalanlar üretmek yerine, bu milletin sesine kulak versinler. Rejim değişiyormuş, meclis lağvediliyormuş gibi uçuk kaçık söylemlere millet itibar etmez. Benden söylemesi, bu safsatalara çocuklar bile inanmaz, bu hezeyanlara kargalar bile güler.Biz ne diyoruz? ‘tabi ki evet’ diyoruz. Biz işimize bakacağız. Müzmin muhalifleri kendi hallerinde bırakacağız. Bu anayasa değişikliğinin neden yapıldığını ve neleri değiştirdiğini milletimize anlatacağız. Geçenlerde Sayın Başbakanımız güzel bir ifade kullandı: Her birimizin bu değişikliği adeta bir anayasa hukukçusu gibi savunmamız ve milletimize anlatmamız gerekiyor. Eşimizden, dostumuzdan, komşumuzdan başlayacağız, bütün Sinop’a, bütün Türkiye’ye ulaşacağız. Bazıları gibi boş konuşmayacağız, bilgiyle konuşacağız. Genel Merkezi’mizin hazırladığı broşürleri lütfen iyi inceleyin. Önümüzde iki ay var. Bu iki ay hepimiz canımıza dişimize takalım ve referandumda Evet çıkmasına katkı yapalım. Yeni sistemle birlikte Türkiye’nin yükselişine tanık olduğumuzda, bundan bizim de bir payımız olduğunu hatırlayalım ve o zaman kendimizle gurur duyalım. Sizlere çok güvendiğimizi, çok inandığımızı ifade etmek istiyorum. Hep birlikte bu zor vazifeyi de hakkıyla ifa edeceğimize inanıyorum. Sizlere kolaylıklar ve başarılar diliyorum. ‘Allah, hepimizin yar ve yardımcısı olsun’ diyorum.” dedi.
Sinop Halk Eğitim Merkesi Konferans Salonunda gerçekleştirilen AK Parti Sinop İl Danışma Meclis Toplantısı toplu fotoğraf çekimlerinin ardından sona erdi. 

Halk Eğitimdeki toplantı sonrasında Sinop Sanayi ve İş Adamları ile birlikte Polis Evinde akşam yemeğine katılan Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Dr. Faruk Özlü, Sinop’tan ayrılarak Ankara’ya hareket etti.

 

 


Editör: TE Bilisim