yazi

     İnsanlar ölüyor. Ne kadar basit bir kelime, ne kadar ucuz ve adice. Eşler dul, evlatlar öksüz kalıyor. Bakanların, duyanların dilinde ise rolleri icabı yarım ağız bir ‘‘ Vah! ’’ kalıyor. Yazık değil mi? Eşine değil, evlatlarına değil, ana-babasına değil. Sana! Sana yazık, senin gecelerce uykusuz kaldığın, senin uğruna gözyaşı akıttığın o değersiz, dünyevilik şeylere yazık. Senin gözlerine, ellerine, ayaklarına, bedenine ve kaybolup giden o tertemiz imanına yazık. Peki ya ruhun? Sesini hiç mi işitmiyorsun? Azap içinde nefsinle boğuşurken senin sıcacık yatağında yatmana yazık. Şeytana oyuncak olmana yazık. Allah’ ı sevdiğini söyleyip onun için değil kendin için bile iki rekât namaz kılmadığın için yazık. İnsan sevdiğinden korkar mı? Elbette ki korkar. Onu incitmekten, onu üzmekten, kendisini bırakıp gideceği düşüncesi sebebiyle ona bilmemeden de olsa karşı gelmekten korkar. Sen Allah’ ı sevmiyor musun? Niye korkmuyorsun, niye sevmiyor sadece sevdiğini iddia ediyorsun? Niye yalan söylüyorsun? Niye rol yapıyorsun? Bunca zaman ağladığın şeyleri bir düşün. Sıkıntılarını, borçlarını, çıkmazlarını, seni bırakan eski kız-erkek arkadaşını hani üzüntünden günlerce, haftalarca ağladığın karalar bağladığın o kişiyi bir hatırla. Sonra da sana teselli verenin, seni bu sıkıntılardan kimin çekip kurtardığını düşün. Ne de az şükrediyorsun. Kendine ne de çok zulmediyorsun. Kaç kere Allah için ağladın? Kaç kere seccaden ıslanana kadar başını secdede tuttun? Kaç kare? Bir mi, iki mi, hiç mi? Yazıklar olsun. Bunca zamana kadar Allah’a teslim olmadığın, seni yaratılmışların en üstünü yaptığı, seni rızıklandırdığı, neslini çoğalttığı ve vermiş olduğu sayısız nimete istinaden sadece senden ‘BANA İMAN VE İBADET ET’ dediği ve belki senin ‘Anam- babam sana feda olsun ’ dediğin, canından çok sevdiğin, sevdiğini iddia ettiğin Allah azze ve celle’ ye kalpten gelerek iman ve ibadette bulunmadığın için. Yazıklar olsun sana. Sana yardımcı olamadığım için bana. Niye bu dünyada var olduğunu unutan yaratık! Pusulan açıkta al eline ve oku.